İKSV tarafından düzenlenen 26. İstanbul Tiyatro Festivali, 25 Ekim – 26 Kasım tarihlerinde birden çok sahnede seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. Hem Türkiye’den hem de yurtdışından merakla beklenen yeni oyunlarla, göz dolduran performanslarla toplamda 24 tiyatro, performans ve dans gösterisi 26. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında bir araya gelecek. 50 yılı aşkındır İstanbul’un kültür – sanat hayatına öncüsü olduğu etkinliklerle yön veren İKSV’nin düzenlediği 26. İstanbul Tiyatro Festivali’nin küratörlüğünü ise yazıp yönettiği 100’ü aşkın oyunla ve kurduğu tiyatro topluluklarıyla Türkiye tiyatrosuna büyük katkı sağlayan Işıl Kasapoğlu yapıyor.
Işıl Kasapoğlu tarafından düzenlenen 26. İstanbul Tiyatro Festivali; izleyiciyi yerelden evrensele, geçmişten bugüne izler taşıyan, farklı disiplinleri harmanlayan, klasik eserleri yeni nesil bakış açısıyla sunan ve en önemlisi genç kuşağı teşvik eden dikkat çekici dopdolu bir programla sahnelerde bekliyor olacak. Festival kapsamında Türkiye’den 15 yeni oyun sahnelenmeye hazırlanırken Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya ve Yunanistan’dan ise 6 yapım izleyicilerle buluşacak. Tiyatroseverlere günümüz tiyatrosuna iz bırakan pek çok yönetmen ve koreografların eserlerini izleme imkanı sunan festival; Avrupa tiyatrosunun geleceğine yön verecek olan isimlerle tanışma imkanı da sunacak.
İstanbul Tiyatro Festivali açılışını 25 Ekim’de Kibarlık Budalası Remix ile yapıyor
Festival, Moliere’in doğumunun 400. Yılında Fransız yazarın en sevilen oyunlarından biri olan Kibarlık Budalası’nın özgün uyarlaması ile açılıyor. Zenne, Çekmeceler, Bergen filmleriyle oldukça başarılı olan yönetmen ikilisi M. Cane Alper ve Mehmet Binar’in yaratıcılıklarını Kibarlık Budalası Remix ile sahneye taşıyorlar. Kibarlık Budalası Remix, Moliere’in 17. Yüzyıl Fransası’nın zenginliğini ve gücünü ustalıkla hicvettiği oyunu Kibarlık Budalası’nın popülerlik çabası ve şöhret olma hevesi temalarıyla günümüze uyarlanıyor.
Festival, Moliere’in 400. Yaşını kutluyor
Açılışını Moliere uyarlaması olan Kibarlık Budalası Remix ile yapacak olan festival, usta Fransız yazarın kurduğu ‘Moliere’in Evi’ olarak anılan ve günümüzde hala faaliyetini devam ettiren en eski tiyatro topluluğu Comedie-Francaise’in Moliere’in 400. Yaşını kutlamak için sahnelediği en seçkin oyunlarının sahnelenmesiyle izleyicileri eşsiz bir Moliere maratonuna davet ediyor. Topluluk, yazarın son eseri Hastalık Hastası’nda 21 yıl önceki Claude Strarz’ın hafızalara kazınan sahnelenmesini yeniden hayata geçirirken Moliere’in en bilinen eseri Kibarlık Budalası’nı ünlü yönetmen çift Christian Hecq ve Valerie Lesort’un hayal gücüyle birleştirerek yepyeni ve ihtişamlı bir tiyatro gösterimi sunuyor. 12 Kasım’da Atlas 1948 Sineması’nda gösterilecek maratonun son seansında ise tiyatroseverleri 358 yıl sonra ilk kez sansürsüz şekilde, günümüz yönetmenlerinden Ivo van Hoye tarafından sahnelenecek Tartuffe veya İkiyüzlülük bekliyor.
İstanbul Şehir Tiyatroları ise Moliere’nin 400. yaşını Yiğit Sertdemir’in yönetmenliğindeki Tartuffe oyunu ile kutluyor. Çevirisi Orhan Veli’nin usta kaleminden olan oyuna şiirlerden bestelenen şarkılar da eşlik ediyor. 15 Kasım’da Müze Gazhane Prof. Dr. Sevda Şener Sahnesi’nde sahnelenecek oyun inanç, aile, aşk, mizah, acı ve hüzün iç içe ve tüm anlamsal gerçekliğiyle seyirciyle buluşuyor.
Akram Khan Topluluğu Orman Kitabı ile Festivale konuk oluyor
Akram Khan uzun zaman sonra yeniden İstanbul’a konuk oluyor. Günümüzün en önemli koreograf ve dansçılarından olan Akram Khan’ın eşsiz stilini sergileyen yeni koreografisi Orman kitabı festivalde izleyiciyle buluşuyor. İngiliz yazar Rudyard Kipling’in kaleminden olan roman Orman Kitabı geleneksel Hint dansı kathak ile çağdaş dansı bir araya getirerek göz dolduran bir dans tiyatrosu hazırlayan Akram Khan, Mowgli’yi karşımıza iklim mültecisi bir kız çocuğu olarak çıkarıyor. Jocelyn Pook’un müziklerinin desteklediği, görsel teknolojiyi de ustalıkla içine katan Orman Kitabı hafızalara kazınacak bir görsel şölen sunuyor.
Festivalden yeni keşifleri sevenlere: Titanlar
Eleştirmenlerin Avrupa tiyatrosunun geleceğine yön verecek isimlerden biri olduğunu düşündükleri Euripides Laskaridis ilk kez 26. İstanbul Tiyatro Festivali ile Türkiye’de! Her anında sürpriz, heyecan ve şefkat barındıran, akıllara kazınacak oyun Titanlar izleyicisine bambaşka bir evreni keşif imkanı sunuyor. Titanlar, ne istediğimizi ve aslında neye ihtiyacımız olduğunu enikonu düşünmemize sebep oluyor.
Ters yüz bir Romeo ve Juliet hikayesi
Daha önce Romeo ve Juliet’i böyle izlemediğine eminiz. Kalıpları yıkan eserleriyle günümüzün en özgün yönetmenlerinden Ben Duke, Shakespeare’in hepimizin bildiği ünlü trajedisini Juliet ve Romeo ismiyle adeta yeniden yaratıyor. Çağdaş bakış açısı ve çok katmanlı yaklaşımıyla oldukça beğenilen bu eğlenceli, duygu dolu ve sürükleyici oyunda ölmeyip 40’li yaşlarındaki Juliet ve Romeo dillere destan aşkını gündelik hayatın savurganlığında yeniden yaşatıyor. Oyun, 3 ve 4 Kasım’da Maximum UNIQ Hall’da izleyicisini bekliyor.
Festival, Pasolini’nin doğumunun 100. Yılını kutluyor
Festival, Pier Paolo Pasolini’nin doğumunun 100. yılını yönetmenin akıl almaz dünyasını dansla birleştiren Pasolini: Gizli Yangınlar ile kutluyor. Yönetmen, senarist, oyun yazarı, şair, yazar ve gazeteci kimlikleriyle kültürel birikimi sayesinde pek çok alana katkı sağlayarak sadece İtalya’nın değil 20. yüzyılın önde gelen entelektüelleri arasında yerini alan Pasolini’ye adanmış bu gösteride geçmişten bugüne insanlığın tutku dolu ama aynı zamanda çelişkilerle dolu hikayesi canlandırılıyor.
Selçuk Yöntem’den festivale özel: İlyada
Usta oyuncu Selçuk Yöntem festivale özel yorumuyla seyircileri 1500 yıl önceye, Truva Şavaşı’nın tam ortasına götürüyor. Alessandro Baricco’nun modern bir yaklaşımla kısaltarak yeniden yazdığı İlyada, Selçuk Yöntemin özgün yorumuyla hayat bulurken Fazıl Say’ın bestelerinden bu oyuna özel derlediği seçkiyi piyanist Ece Dağıstan Say ile seyirciye görsel bir şölen sunacak.
Okan Bayülgen’den bir prömiyer: Richard
Sahnede görmeyi sevdiğimiz Okan Bayülgen, kendi yazıp yönettiği ve başrolünü üstlendiği Richard ile ilk kez İstanbul Tiyatro Festivali’ne konuk oluyor. İngiltere’deki küçük bir tiyatro topluluğunun III. Richard oyunun provasını yaptıkları sırada polis tarafından aranan birinin tiyatroya sığınmasıyla başlayan oyunda, var olan düzene baş kaldıran bu adam önce III. Richard rolünde sonrasında ise yönetmen koltuğunda sahnede devleşiyor ve ezber bozan bir prodüksiyonla seyirciyi ele geçiriyor.
Ferhan Şensoy’un anısına: Şahları da Vururlar
1980’lerde Ferhan Şensoy tarafından kurulan tiyatro topluluğu Ortaoyuncular, Şensoy’un vefatından sonra Şahları da Vururlar ile sahnelere yeniden dönerken tarihi Ses Tiyatrosu da perdelerini festivalde açıyor. Ferhan Şensoy’un mizah anlayışı, hayran olunası zekası ve sözünü esirgemediği üslubuyla günümüze göndermeler yaptığı tarih parodisi niteliğindeki bu müzikli güldürüyle 1980’lerden sonra yeniden buluşma heyecanı 11 ve 12 Kasım’da Ses Tiyatrosu’nda Volkan M. Sarıöz yönetmenliğinde yeniden yaşanıyor.
Festivalin ‘Bu İşte Bir Kadın Var’ bölümü kadın üretimini görünür kılmayı amaçlıyor
İstanbul Tiyatro Festivali kapsamındaki ‘Bu İşte Bir Kadın’ var bölümünde kadınlar tarafından yönetilen, sanat alanında kadın üretimini daha görünür kılmayı hedefleyen üç oyun seyirciyle buluşuyor. Zülfü Livaneli’nin ilk tiyatro oyunu Duvar ile Bilge Emin’in yönetmenliğinde dünyanın farklı yer ve zamanlarında benzer acıları yaşamış dört insanın bir otel odasında kesişen yollarını sahneleniyor. ‘Bu İşte Bir Kadın Var’ bölümündeki bir diğer oyunla Lefkoşa Belediye Tiyatrosu, Aliye Ummanel’in yazıp yönettiği Kapalı ile festivale ilk kez konuk oluyor. Kıbrıs’ın yarım asırdır siyasi sebepler dolayısıyla kapalı tutulan bölgesi Varşova’daki insanların yaşamını anlatan Kapalı oyunu, on bir ayrı oyuncuyla on bir ayrı monologdan oluşuyor. Bölümün son oyunu ise toplumsal cinsiyet araştırmalarının ışık tuttuğu Bir Tatlı Kaşığı Çamur oluyor. Elif Candan’ın yazıp Pınar Akkuzu’nun yönettiği oyunda tüm kadınların ortak hikayesi işleniyor. Oyuncular seyirciyle aralarında hiçbir engelin olmadığı boş bir alanda, farklı performans teknikleriyle dinamik bir dil yaratıyor.
Klasikten dansa ve metin tiyatrosundan interaktif tiyatroya
Dansçı ve koreofraf Korhan Başaran’ın Romali şair Virgil’in Aeneid eseri ile İngiliz yazar Marlowe’un Kartaca Kraliçesi Dido eserini harmanlayarak yeni yorumunu kattığı tek kişilik performansı Dido ile sahneyi devamlı yenileyen görsel tasarımıyla seyirciyi zaman ve mekan algısına meydan okuyan bir hikaye ile karşılıyor.
Emre Koyuncuoğlu’nun kaleme alıp yönettiği, metin tiyatrosu, video sanatı, deneysel ses yerleştirmesi, performans, interaktif tiyatro kavramlarının iç içe geçtiği Medea’ya İnce Ayar oyunu İstanbul’da çocuk bakıcılığı yapan Gürcü bir anne ve kızının, bakıcılığını yaptıkları evdeki çocukların anneleri ile olan ilişkilerini ve ayakta kalma mücadeleleri ile geleceklerini nasıl kurguladıklarını anlatıyor.
Eskişehir Şehir Tiyatroları, Ali Eyidoğan’ın Türkiye tiyatrosunun unutulmaz ismi Haldun Taner’in usta kaleminden çıkan eserlerinden derleyip sahneye uyarladıkları Yaşasın Demokrasi ile 26. İstanbul Tiyatro Festivali’ne konuk oluyor.
İspanya’dan bol ödüllü bir kukla gösterisi: Yaşam
İspanyol kukla ustası Javier Aranda el kuklasına yeni bir boyut kazandırdığı bol ödüllü gösterisi Yaşam ile sadece iki eli ve bir dikiş sepetiyle izleyicileri zaman zaman güldüren zaman zaman ağlatan içten, duygu dolu bir gösteriye davet ediyor.
Ortak Yapım projesinin yeni oyunu: Nuh’un Gemisini Aramak
Enka Sanat’ın Ortak Yapım projesi kapsamında yapımını üstlendiği Nuh’un Gemisini Aramak, babadan kalma eski bir kamyonetle doğdukları kasabaya seyahate çıkan iki kardeşin yolcukları sırasında sahnede yeni bir dünyayı inşa ederek izleyicilere heyecanlı bir seyir deneyimi yaşatıyorlar.
Festivalden çocuklara özel: Fransa’dan Toyo!
26. İstanbul Tiyatro Festivali çocukları unutmuyor ve onlar için eşsiz bir gösteri sunuyor! Ünlü sirk topluluğu Les Colporteurs’un eğlenceli ve sürprizlerle dolu gösterisi Toyo! Alan Kadıköy’de çocuklarla buluşuyor. Oldukça sert, büyük ve içi boş bir boru olan Toyo’nun akrobat Gillou ile kurduğu dostlukla şekilden şekle girerek çocukların hayal dünyasını harekete geçiriyor.
Festivalden benzersiz bir kapanış: İstanbul Mon Amour
Orhan Veli Kanık’ın usta kaleminden çıkan İstanbul’u Dinliyorum şiirine nazire olarak düşünülen, İstanbul’un zaman içinde değişen kültürel yapısını, seslerini, insanlarını, gündelik yaşamını şiirsel bir zeminle sunan gösteri İstanbul Mon Amour festivalin kapanışını yapıyor. Sabah saatlerinde başlayıp akşam saatlerinde sürprizlerle dolu bir partyle son bulacak performanslar, başta tiyatro olmak üzere dans, müzik edebiyat gibi birbirinden farklı disiplinleri bir araya getirirken izleyiciler İstanbul’un farklı yaşam biçimlerini temsil eden bölgeler boyunca bir yolculuğa çıkacak.
Festival tiyatroseverlere ücretsiz etkinlikler de sunuyor
26. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında, halka açık ve ücretsiz gerçekleşecek olan pek çok etkinlik de izleyicisini bekliyor.
26. İstanbul Tiyatro Festivali programı hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.